Aile Terapisi Nedir?

Aile terapisi, ailenin tüm üyelerini içeren bir psikoterapi türüdür. Ailenin birbiriyle bağlantılı farklı parçalara sahip bir sistem olduğu ve böylece bir kısımda değişiklik olduğunda, geri kalanını da etkilediği temel inancına dayalıdır. Buna bağlı olarak, sistemin tümü terapi sürecine dahil olduğunda olumlu yönde değişiklik yaratmak ve sürdürmek daha kolaydır. Aile terapisinde, aile üyeleri kendilerini terapiye getiren problemin doğasını ve ulaşmak istedikleri hedefleri belirler ve bu hedefler üzerinde işbirliği içinde çalışma kararı alırlar. Terapi odası, aile üyelerinin düşünce ve duygularını keşfedip ifade edebildikleri ve yargılanmadıkları güvenli bir ortam sağlar. Burada başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını daha iyi dinlemeyi ve anlamayı öğrenirler, iletişim becerilerini geliştirirler. Aile terapisinde, danışanlar sahip oldukları donanım ve becerileri yeniden hatırlayıp geliştirmeyi ve içinde bulundukları zor durumlara uygulamayı öğrenirler.

Örneğin yeni evli evresi, heyecan verici olsa da bazen kişileri zorlayabilir, çünkü çiftler bu aşamada ev işlerini, mali işleri ve diğer sorumlulukları paylaşmayı öğrenmek, birbirlerinin günlük alışkanlıklarına, ihtiyaçlarına ve isteklerine alışmak ve aynı zamanda birbirlerinin aileleriyle ilişki kurmak zorundadırlar. Benzer şekilde, boş yuva evresi yani çocukların büyüyüp evi terk ettiği dönem, çalkantılı bir süreç olabilir. Tekrar baş başa kalmanın hayalini kuran çift, ergenlerle uğraşmanın koşuşturmacasından sonra, önceden fark edemedikleri veya daha önce başa çıkacak zaman bulamadıkları birçok ilişki sorunuyla karşılaşabilirler

Bir ailenin yaşam döngüsündeki bu geleneksel aşamaların yanı sıra, yeni bir kente ya da kültüre taşınma, tek ebeveynli aile olma ya da yeni bir üvey aile kurma gibi diğer önemli yaşam olayları günümüz toplumunda giderek yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, ailede ölüm ya da hastalık gibi önemli stres faktörleri, maddi zorluklar, iş kaybı gibi problemler çoğu ailenin zaman zaman uğraşmak zorunda olduğu durumlardır ve ilişkilerde yıkıcı etkiler yaratabilirler. Bu tür durumlarda terapiye başvurmak, aile üyelerinin başa çıkma stratejileri geliştirmelerine ve iletişim kurmanın daha etkili yollarını öğrenmelerine, böylece de bu gibi dönemlerin üstesinden daha kolay gelmelerine yardımcı olur.


 

Hangi Durumlarda Aile Terapisinden Faydalanabiliriz?


Değişikliklere Uyum Sağlamak: Aileler, oluşumlarından başlayarak farklı aşamalardan geçerler. Bunlar aile yaşam döngüsünün aşamaları olarak adlandırılır. Geleneksel olarak bu aşamalar; yeni evli, erken ebeveynlik, geç ebeveynlik, boş yuva ve emeklilik evrelerini içerir ve eşlerden birinin kaybıyla sona erer. Değişim süreçleri kendi zorluklarını da beraberinde getirir ve yeni duruma adapte olunana kadar stresli olabilir.

Ailede Ciddi Bir Sağlık Sorunu: Bir kişi ciddi bir sağlık sorunu yaşadığında, tüm aile hastalıktan ve tedavi sürecinden etkilenir. Birey ve yakınları sıklıkla korku, öfke, yalnızlık ya da endişe gibi çeşitli duygular yaşarlar. Böyle bir durumda ailenin günlük rutini belirgin bir şekilde etkilenir ve aile üyelerinin rol ve sorumluluklarında önemli değişiklikler olmak zorunda kalır. Daha önce hastaya ait olan görevler, şimdi aile içindeki diğer kişiler tarafından paylaşılır. Ayrıca, durumun ciddiyetine bağlı olarak, hastanın bakımıyla ilgili yeni sorumluluklar günlük olarak yapılması gerekenler listesine eklenir. Böylece aile üyeleri hayatlarını dengelemekte ve kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilirler ve çoğu zaman bunalmış ve stresli hissederler. Tüm bunlara ek olarak, aile bazen tedavinin maliyeti ya da aile gelirindeki kesintiler açısından finansal yükle karşı karşıya kalabilir. Özellikle uzun süreli durumlarda, hastalığın yol açtığı problemler ve gerginlikler ilişkilerin bozulmasına, hastanın iyileşme sürecinin negatif yönde etkilenmesine ve diğer aile bireylerinin duygusal ve bedensel sağlığının bozulmasına neden olabilir. Evdeki küçük çocuklar kendilerini yalnız veya endişeli hissedebilirler ve duygusal ya da davranışsal sorunlar geliştirebilirler.

Terapide aile üyeleri;
• Hastalık ve tedavi süreci konusunda daha fazla bilgi sahibi olurlar ve bu durum kaygıyı hafifletmeye yardımcı olur.
• Çevrelerinde mevcut olan toplumsal destek kaynaklarını keşfedebilir ve ek sorumlulukla birlikte gelen baskının bir kısmını hafifletmek için bir sosyal ağ kurabilirler.
• Terapistin yardımıyla daha etkili başa çıkma stratejileri oluşturabilir, zaman yönetimi becerileri ve stres yönetimi teknikleri üzerinde çalışabilirler.
• Terapi aynı zamanda, zor duyguları ifade edebilmek için güvenli bir yer sağlar ve iletişim kurmanın daha sağlıklı yollarını geliştirmeyi mümkün kılar.

Alkol ya da Madde Kullanımı: Geleneksel olarak alkol ve madde bağımlılığı tedavisi yalnızca maddeyi kötüye kullanan kişinin bireysel zorluklarına, ihtiyaçlarına ve hedeflerine odaklanır. Bununla birlikte, maddeyi kullanan kişi bu sorunun üstesinden gelmek için çabalarken, ailenin diğer üyelerinin tedaviye katılımının çok önemli olduğu kanıtlanmıştır. Bağımlılığın gücü ve tedavinin zorluğu küçümsenmemelidir. Aynı zamanda bu hedefte ilerlenirken, aile içi fonksiyonel olmayan davranış örüntülerinin de bu sorunun oluşumuna ve süregelmesine büyük katkı sağlıyor olabildiği akılda tutulmalıdır. Çoğu zaman sistemin işleyişini devam ettirmek, aile bireylerinin takındığı ve bağımlılığın sürmesine fırsat sunan davranışlar, tedavinin ilerlemesinin önüne geçer.

Alkol ya da diğer maddeleri kötüye kullanan ve bu konuda yardım almak isteyen kişilerin ailelerinde anksiyete, depresyon, davranış sorunları ve bağımlılık gibi problemler sıklıkla görülür. Alkolik bir ebeveyni olan çocukların benzer alışkanlıklar geliştirmeleri de oldukça muhtemeldir, çünkü etkisiz olmasına rağmen, alkol veya diğer maddelerin kullanımı, büyürken en çok aşina oldukları baş etme mekanizmasıdır. Bu nedenle, bağımlılık davranışının nesiller boyunca bir ailede kendini tekrar ettiğini görmek çok yaygındır. Aile üyelerinin tavırları soruna katkıda bulunabilirken, aynı zamanda terapi yardımıyla sistemde oluşan değişiklikler iyileşme şansını artırır ve ailenin tüm üyelerinin duygusal sağlığını pozitif yönde etkiler.

Aile terapisi;
• Sürece dahil olan herhangi bir kişiyi problem kaynağı olarak belirlemeden ve suçlamadan destekleyici bir ortam sağlar,
• Herkesin duygu ve düşüncelerinin duyulmasını ve değer verilmesini mümkün kılar,
• Katılanların sağlıklı ve etkili başa çıkma becerilerini tanımlamasına ve güçlendirmesine yardımcı olur,
• İletişim kalıplarını geliştirir, madde ve madde bağımlılığı konusunda eğitir ve ailede daha fazla bağımlılık sorunlarının ortaya çıkmasını önleme yönünde çalışır.

Psikiyatrik Hastalıklar: Aile terapisi, duygudurum bozuklukları (depresyon gibi), anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları (anoreksiya veya aşırı yeme) ve psikotik bozukluklar (şizofreni gibi) dahil olmak üzere çeşitli psikiyatrik hastalıkların tedavisinde etkilidir. Başka sağlık durumlarında olduğu gibi herhangi bir ciddi psikiyatrik hastalık da hem tanı konulan kişi hem de diğer aile üyeleri için streslidir. Bu durum aile işlevselliğinin dengesini değiştirebilir, semptomlar aile bireylerinin tutumlarına bağlı olarak artabilir veya azalabilir ve doğru baş edilmediği takdirde diğer aile bireylerinin de psikiyatrik sorunlar geliştirmesine neden olabilir.

Terapide aile;
• Hastalık ve tedavisi hakkında daha derin bir anlayış sağlayan psiko-eğitim alır.
• Aileyi stres azaltma stratejileri, sağlıklı iletişim ve problem çözme becerileriyle donatır ve aile üyelerinin duygularını yapıcı bir şekilde ortaya çıkarmaları için güvenli bir ortam sağlar.
• Özellikle psikoz ya da bipolar bozukluk gibi ilaç tedavisinin gerekli olduğu durumlarla karşı karşıya kalındığında aile terapisinin desteği, nüks ve hastaneye yatış sıklığını azaltır.



 

Çocuklarla ve Ergenlerle Çalışırken Aile Terapisi

Çocuk ve ergenler söz konusu olduğunda, ailelerin tedaviye ihtiyaç duydukları çok çeşitli davranışsal veya duygusal sorunlar vardır. Bu konulardan bazıları; dikkat eksikliği ve hiperaktivite, öğrenme bozuklukları, karşı gelme bozukluğu, anksiyete bozukluğu, öfke yönetimi sorunları, kendine zarar verme (kesme gibi), okul kaygısı ve yeme bozukluklarıdır. Ailede başka stres faktörleri yüksek olduğunda (boşanma, maddi sıkıntılar, hastalık gibi) bu problemler genellikle daha da kötüleşir. Yetişkinlerden farklı olarak çocuklar sözel olarak kendilerini ifade etmekte zorlandıkları için sıklıkla yaşadıkları duygusal sıkıntıları istenmeyen davranışlarla ortaya dökerler. Ergenler gelişimlerinin bir parçası olarak fiziksel ve psiko-sosyal değişimlerden geçerken ve kendi bağımsız kişiliklerini oluşturmayı öğrenirken problemli veya tehlikeli davranışlarda bulunabilirler.

• Ailenin terapiye katılımı, özellikle çocuğun evreninin merkezinde aile olduğu için bu yaş gruplarıyla çalışırken özellikle önemlidir ve evdeki diğer kişiler tarafından edinilen tutumlar ve kullanılan yöntemler sorunun çözümüne veya daha da büyümesine katkıda bulunabilir.
• Terapide çocuk, terapist, ebeveynler ve kardeşler ortak bir hedefe ulaşmak için işbirliği içinde çalışan bir ekip oluştururlar.
• Takım çalışması sayesinde başarı elde etmek ve iyilik halini sürekli kılmak daha kolaydır.

Çift Terapisi





Çiftler sadakatsizlik, cinsel yakınlık sorunları, çocuk yetiştirmeyle ilgili çatışmalar, kısırlık ve düşüklerle baş etme, sağlıksız iletişim kalıpları, evlilik öncesi danışmanlık, geniş aile ile ilgili zorluklar, işsizlik, maddi sorunların yarattığı ilişki sorunları, emekliliğe alışma gibi bağlamsal konularla baş edebilmek için tedavi arayışına girer.

Kararlılık ve çabayla;
• Çiftler yeni çatışma yönetimi ve etkili iletişim becerilerini öğrenebilir,
• İşlevsel olmayan davranış kalıplarını değiştirebilir,
• İlişkilerini daha objektif bir bakış açısıyla görmeye başlar,
• İlişkilerinin güçlü yanlarını keşfedip bunun üzerine inşa edebilir,
• Bir veya iki tarafın zaten boşanma arayışına girdiği ya da evliliğin sona erdirilmesinin tüm katılanlar için daha iyi olacağının fark edildiği ilişkilerde, çift terapisi boşanma sürecinin daha az stresli olmasına ve yeni hayata geçiş sürecinin daha rahat olmasına yardımcı olur.