Detaylı Ultrasonografi (11-14. Hafta)
Ultrasonografi, ses dalgalarıyla çalışan bir görüntüleme yöntemidir. 1980 sonrası doğum biliminde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllardaki teknolojik ilerleme ve artan tecrübe yardımıyla anne karnında bebeklerin daha iyi değerlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Normal dışı bulgular daha erken saptanmakta ve sorunun şiddetine göre aileye doğum öncesi seçenekler sunulup, doğum sonrası takip planı yapılmaktadır. Özellikle bazı anomalilerin anne karnında tanısı, doğum sonrası bebeğe erken dönemde müdahale ve tedavi şansı sağlamaktadır.
Ultrasonografi sonucunu etkileyen faktörler:
- Gebelik haftası,
- Uygulayan kişinin deneyimi,
- Cihazın teknik özellikleri ve görüntü kalitesi,
- Anne adayının karın yapısı (yağlı olması,geçirilmiş operasyonlara bağlı kalınlaşma ve reaksiyon dokusu, fazla bağırsak gazı),
- Bebeğin ve bebek eşinin pozisyonu.
11-14. Hafta Taraması
(Erken detaylı inceleme ve başta Down sendromu olmak üzere, kromozomal bozukluklar için risk hesaplaması)
2000’li yılların başından itibaren kullanımda olan ve oturmuş bir tarama testidir. Tepe-popo mesafesi (CRL) 45-85 mm arasındaki bebeklere yapılır. Bebek henüz küçük olsa da, bu haftalarda ciddi yapısal bozuklukların %50’sini ve başta Down sendromu olmak üzere, kromozom bozukluklarının ortalama %90’ını yakalamak mümkündür.
Yapılan değerlendirme ve ölçümler:
- Kalp aktivitesi ve bebek hareketleri,
- Plasenta (bebek eşi) lokalizasyonu, bebeğin içinde bulunduğu su miktarı,
- Baş-popo mesafesi ölçümüyle büyüme takibi,
- Kafa-gövde bütünlüğü,
- Kafa kemiklerinin oluşumu ve kafa içi yapılar,
- Ön ve arka vücut hatları,
- İki kol-el ve iki bacak-ayak izlemi,
- Mide, idrar torbası,
- Göbek kordonundan temiz kan getiren damarın, kalbin sağ kulakçığına gelmeden önce bebek karaciğeri içinden geçen bölümünün (Duktus Venozus) renkli Doppler kullanılarak incelenmesi.
Ense kalınlığı (NT): Bu haftalarda bütün bebeklerin ensesinde, cilt altında fizyolojik olarak milimetrik bir sıvı birikmesi vardır. Bu sıvının kalınlığı ölçülür. Bu kalınlıktaki belirgin artış, hem kromozomal hem de yapısal bozukluk riskini yükseltmektedir. Yine de artmış ense kalınlığı olan olguların çok önemli bir kısmı normaldir. Bebeğin büyüklüğüne göre ense kalınlığı sınır değeri değişmekle birlikte, 3.5 mm ve üzeri bu haftalar arasındaki her bebek için artmış bir ölçümdür.
Burun kemiğinin varlığı: Down sendromlu bebeklerin yaklaşık yarısında burun kemiği ya hiç gelişmez ya da az gelişir. Ultrasonografinin ardından aynı gün “İkili Test” için anne adayından kan alınır ve plasentadan salgılanan serbest hCG ve PAPP-A adlı iki hormon seviyesi ölçülür.
Down sendromu ve sık görülen diğer kromozomal bozuklukların taranması için yukarıdaki ultrasonografi bulguları, “İkili Test” değerleri ve anne yaşı bir bilgisayar programında birleştirilerek, bu hamileliğe özel bir risk değerlendirmesi yapılır. Bu değerlendirme sonucu anne adayı, alınan sınır değere göre yüksek ya da düşük risk grubuna ayrılır. Bütün verilerin birleştirildiği bu teste “Kombine Test” denir.
Kombine Test=Ultrasonografi+İkili Test+Anne Yaşı
Eğer yüksek risk grubuna giren bütün anne adaylarına kesin test (Amniyosentez-CVS) uygulayabilirsek, Down sendromu olan bebekleri %90 oranında saptamak mümkündür. Unutmamak gerekir ki, bir bebekte Down sendromu olup olmadığını kesin olarak bilmek istiyorsak, mutlaka bebeğe ait bir hücre alıp genetik laboratuvarında incelememiz gerekir. Bu da ya bebeğin çevresindeki sıvıdan örnek alarak (amniyosentez) ya da plasentadan (bebek eşi) biyopsi (CVS) yapılarak mümkün olmaktadır. Her iki girişim de belli oranlarda bebek kaybı riski taşıdığı için, sadece artmış risk grubuna uygulanmalıdır.
Preeklampsi riskinin değerlendirilmesi ve önlenmesi: Gebeliğin son aylarında görülen tansiyon yüksekliği, idrarda protein kaybı ve ödemle karakterize bir durumdur. Ağır formu, gebelerin yaklaşık %2’sinde görülür. Özellikle 34. gebelik haftası öncesi görülmesi, anne ve bebek için ciddi riskler oluşturabilir.
11-14. hafta ultrasonografisine rahme giden kan akım ölçümlerinin de eklenmesi (renkli Doppler), preeklampsi riskini belirlemede büyük önem taşır. Riskli gruba bu haftalarda başlanacak uygun dozda Aspirin tedavisi, 34. hafta öncesi gelişecek preeklampsi riskini %85-90 oranında azaltmaktadır.
Sık Sorulan Sorular
Ultrasonografi bebeğe zarar verir mi?
Hayır. Cihaz, insan kulağının algılayamayacağı frekanslarda ses dalgalarıyla çalışır. Bu zamana kadar yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda, ultrasonografiye bağlı artmış bir anomali oranı bildirilmemiştir. Yine de gerekmedikçe çok sık uygulanmamalıdır.
İnceleme “renkli” mi olacak?
En sık karşılaştığımız sorunun cevabı; HAYIR. İncelemenin çok önemli bir kısmı siyah-beyaz, B modunda yapılır. Bu incelemede kullandığımız tek “renkli” kavramı, damarlardaki kan akımını incelediğimiz “renkli Doppler”dir. Fakat halk arasında “renkli ultrasonografi” tanımı, 3 veya 4 boyutlu (3D/4D) ultrasonografik inceleme yerine kullanılmaktadır. Kullandığımız cihaz 3D/4D özelliği olan gelişmiş bir cihazdır. 2D kesit kalitesi üst düzeydedir ve yaptığımız incelemeyi kolaylaştırır.
Bebeğin cinsiyeti belli olur mu?
Uygun kesitlerde görüntü alınabilirse, bebeğin cinsiyetine ait fikir sahibi olabiliriz. Bu dönemde yapılan incelemedeki cinsiyet tahmininin doğruluk oranı %90’ın üzerindedir.
İdrara sıkışık olmak gerekir mi?
Çoğunlukla hayır, ama çok sıkışık hissetmiyorsanız, tuvalete gitmeyin. Rahim ve plasenta pozisyonuna göre idrara sıkışık olmak gerekirse, doktorunuz sizi bilgilendirecektir.
İnceleme karından mı yapılacak?
Gebelerin %90’ında, karından yapılan ultrasonografi yeterlidir. Çeşitli nedenlerle istenilen görüntüler alınamazsa, inceleme vajinal ultrasonografiyle desteklenmelidir. Vajinal ultrasonografi yapmanın anne ve bebek sağlığı için olumsuz bir etkisi yoktur.