Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Şeker hastalığı, vücutta insülin hormonunun eksikliği veya vücut tarafından etkili olarak kullanılamaması nedeniyle glikoz (şeker) düzeyinin yükselmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Yapılan araştırmalar, toplum genelinde görülme sıklığının %4-5 civarında olduğunu göstermektedir. Araştırmalara göre, Türkiye’de yaklaşık olarak 2,5 milyon kişide diyabet hastalığı vardır.

Diyabet ile Göz Arasındaki İlişki Nedir?

Sistemik bir damar hastalığı olan şeker hastalığı kontrol edilmediği takdirde, önce vücudun küçük damarlarını (kılcal damarlarını) tıkayarak hasara yol açar, daha sonra da büyük damar hastalıklarına neden olur. Bu durum böbrek yetmezliğine, sinir hasarına ve körlüğe kadar götüren “diyabetik retinopati” tablosuna yol açmaktadır. Şeker hastalığı kaynaklı göz dibi bozukluklarının altında, retinada kılcal damarların tıkanması ve anormal damar geçirgenliği gibi iki ana faktör yatmaktadır.

Şeker hastalığı kaynaklı göz dibi bozukluklarının altında, retinada kılcal damarların tıkanması ve anormal damar geçirgenliği gibi iki ana faktör yatmaktadır. Diyabette en önemli ve en sık görülen komplikasyon, diyabetik retinopati tablosudur.
 

Diyabetin Göz Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir?

Diyabette en önemli ve en sık görülen komplikasyon (%84), diyabetik retinopati tablosudur. Diyabetik retinopatiden sonra daha az oranda görülen diğer göz komplikasyonu ise, hastalarda çift görmeye (diplopi) neden olan göz kaslarının felcidir (%16). En çok gözü dışa baktıran kaslar tutulur. Bu tablo genellikle birkaç ay içerisinde kendiliğinden düzelir. Bazen gözün saydam tabakasında (korneada) yüzeysel tahrişler olur ve gözlerde irritasyon ve batma şikayeti görülür. Diyabetli hastalarda glokom (göz tansiyonu) hastalığının normal insanlara göre daha sık görüldüğü bildirilmektedir.

Katarakt da şeker hastalarında daha sık görülür ve tedavisi ameliyattır. Optik nöropati ise göz sinirini besleyen kılcal damarların tıkanması sonucu oluşur. Sık görülmemekle birlikte, ani görme kaybı yaptığı ve bazen körlükle sonuçlandığı için çok önemlidir. Kan şekerinin ani yükselmesi gözün kırılma gücünü artırır ve geçici miyopi (uzağı görememe), kan şekerinin ani düşmesi (özellikle insülin tedavisi sonrası) sonucunda da geçici hipermetropi (yakını görememe) tablosu oluşur. Bu nedenle, kan şekeriniz büyük dalgalanmalar gösteriyorsa, bu dönemde gözlük değişikliği yapmayın. Kan şekeriniz normal ve stabil düzeye geldiğinde yaptıracağınız gözlük testi daha sağlıklı olacaktır.
 

Diyabetik Retinopati Nedir?

Önemli bir körlük nedeni olan diyabetik retinopati, göz diplerindeki ve retina tabakasındaki küçük damarların tıkanması sonucu oluşan bir hastalıktır. ABD’de her yıl 8.000 kişi bu hastalıktan dolayı kör olmaktadır. Şeker hastası bir kişinin normal bir insana göre 25 misli daha fazla körlük riski taşıdığı bilinmektedir. Amerikan Hastanesi Göz Kliniği Retina Ünitesi’nde, diyabetik retinopati ile ilgili modern tanı ve tedavi yöntemleri titiz bir çalışmayla yürütülmektedir.
 

Kimler Diyabetik Retinopatiye Daha Çok Eğilimlidir?

Bu tablonun gelişmesinde diyabetin süresi önemli bir risk faktörüdür. Tip 2 diyabette, genellikle ilk 5 yılda retinopati gelişmemekte, ancak 10-15 yıl içinde %23 oranında, 20 yıllık diyabetli hastalarda %50-70 oranında ortaya çıkmaktadır.

Tedavi olmazlarsa bu hastaların %10’u kör olmaktadır. Şeker hastası olan bir kişide hipertansiyon bulunması retinopatinin daha hızlı ilerlemesine neden olur. Diğer bir risk faktörü de, uzun süre kontrol altına alınamayan yüksek kan şekeri düzeyleridir. Böbrek hastalığı ve buna bağlı gelişen proteinüri ile kanda lipit ve kolesterolün yükselmesi de diyabetik retinopatinin gelişmesi ve ilerlemesini etkileyen diğer faktörlerdir. Ayrıca hamilelikte de retinopati riski artmaktadır.
 

Diyabetik Retinopati Tedavisi Nasıl Yapılır?




 
Argon Lazer Fotokoagülasyon tedavisi, diyabetik retinopati için iyi bir tedavi seçeneğidir. Fakat etkisi sonsuz değildir. Sistemik tedavinin eşlik etmesiyle daha uzun etki ve daha iyi sonuçlar alınabilir. Amaç, görme kaybı riskini azaltmaktır. Bu nedenle, erken dönemde yapıldığı takdirde daha yararlı olmaktadır.

Erken diyabetik retinopati çalışma grubunun sonuçlarına göre, asetil salisilik asit alımı diyabetik retinopatinin ilerlemesini önlemede ve görme kaybı riskini azaltmada etkili değildir. Göz içi kanama riskini de (kanamaya eğilimli yeni damar oluşumları yoksa) artırmadığı bildirilmektedir. Uygun ve etkili lazer fotokoagülasyon teknikleri uygulandığı takdirde hastalığın ilerlemesi durmaktadır. Ayrıca, diğer komplikasyonlar önlenmekte ve körlük oluşumu 2/3 oranında azaltılmaktadır. Buna karşılık, bazı ileri retinopati olgularında cerrahi (vitreo-retinal) tedavi yöntemleri ve/veya göz içi ilaç enjeksiyonları gerekir.