Fekal İnkontinans Nedir?

Fekal inkontinans; kontrol edilemeyen, istemsiz olarak sıvı ya da katı dışkı kaçırma ya da dışkıyı tutamama durumudur. Kendi isteğimiz dışında gaz kaçırma durumuna ise ‘gaz inkontinansı’ denir.

Toplumda görülme sıklığı ortalama % 2 ile % 13 arasında değişmekte, ileri yaş ve bakım hastalarında bu oranın % 50 civarlarında olduğu belirtilmiştir. Ancak hastaların bu durumu zaman zaman gizlediği düşünülerek gerçek oranın daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Fekal İnkontinans İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Uzun süreli ishal
  • İdrar kaçırma (Üriner inkontinans)
  • İleri yaş
  • Şeker hastalığı (Diyabetes mellitus)

fekal.jpg

Fekal İnkontinans Nedenleri Nelerdir?

  • Doğuma bağlı sfinkter hasarı
    • Kontrolsüz yırtık, epizyotomiye bağlı hasar
    • Doğumda forseps kullanımı
    • Doğum ağırlığı fazla olan bebek
    • Makat gelişi
  • Anal bölgede yapılan cerrahi girişimler (Hemoroidal hastalık, perianal fistül, anal fissür, vb.)
  • Anal bölgede olan travmalar (Bıçak veya kurşun ile yaralanma, kaza, vb.)
  • Pelvik bölgeye radyoterapi uygulanması
  • Multipl skleroz, spinal kord hasarı veya diyabetes mellitus gibi durumlarda travma olmadan da anal inkontinans gelişebilir.
  • Uzun süreli kabızlık veya sürekli ağrı kesici (non-steroid anti-enflamatuar ilaç) kullanan yaşlı hastalarda dışkı tıkacı oluşmasına bağlı anal inkontinans görülebilir.
 
fekal-nedenleri.jpg

Fekal İnkontinans Tanısı Nasıl Konur?

Hastanın detaylı bir şekilde öyküsü alındıktan ve fizik muayenesi yapıldıktan sonra fekal inkontinansın şiddetini ve yaşam kalitesine etkisini değerlendirmek ayrıca tedavi sonrası karşılaştırmalar yapabilmek için bazı skorlamalar ve anketler yapılır. Merkezimizde fekal inkontinans için ‘ Cleveland Klinik İnkontinans Skorlama Sistemi (Wexner)’ ve ‘ Fekal İnkontinans Yaşam Kalitesi Ölçeği’ kullanılmaktadır. Daha sonra bazı ek tetkikler tanı koymada yardımcı olabilmektedir;
  • Anal manometri: İstirahat ve sıkma basınçları ölçülerek anal sfinkterler ve pelvik tabanın fonksiyonları hakkında bilgi verir.
  • Endoanal ultrasonografi (EAUS): Anal sfinkter hasarını değerlendirir.
  • Rektosigmoidoskopi: Tümör, organ sarkması ve enflamatuar hastalıklar gibi ikincil nedenlerin dışlanmasını sağlar.
  • Defekografi / MR defekografi: Altta yatan sebebin prolapsus veya rektosel olup olmadığını göstermek amacıyla yapılır.

  • Elektromiyografi (EMG): Travmatize olmuş sfinkterin tamirinden önce sinir iletisinde sorun olmadığını göstermek amacıyla kullanılır.
  • Yapay dışkı tutma testi

Fekal İnkontinans Tedavisi Nasıl Yapılır?

Anal inkontinansta öncelikle konservatif tedavi uygulanması gerekli durumlarda girişimsel işlemler veya cerrahi tedaviye başvurulması önerilmektedir.

Konservatif tedaviler:
  • Beslenme şeklinin düzenlenmesi: Bu aşamada amaç dışkının sertleşmesini sağlamaktır. Alkol, süt ürünleri, kafein ve baharatlı gıdalardan uzak kalınması önerilir.
  • İlaç tedavisi: Dışkı kıvamını katılaştırmak ve bağırsak hareketlerini yavaşlatmak amacıyla kullanılır.
  • Pelvik taban (Kegel) egzersizleri: Pelvik taban kaslarının, kasılıp gevşetilme prensiplerine dayanarak güçlendirilmesi amaçlanır. Bu egzersizlerin günlük olarak sık aralıklarla yapılması önerilir.

  • Biofeedback: Bu tedavi yöntemi ile kişiye makat kaslarını koordineli bir şekilde kasıp gevşetmesi öğretilir. Görsel ve işitsel uyarılar ile pelvik taban kasları çalıştırılır, bu sayede dışkı ve gaz ayırımı öğretilmesi, iç ve dış makat kasları arasındaki bağlantı sağlanması hedeflenir.

  • Anal tıkaç (Plug): Makat bölgesine yerleştirilen yumuşak silikon ya da köpük tıkaç dışkılamanın kontrolünü sağlar.

Girişimsel / Cerrahi  Tedaviler:
  • Posterior tibial sinir stimülasyonu (PTNS): Son yıllarda kullanımı sıklıkla artan PTNS işleminde ayak bileğinin arkasından küçük bir iğne veya elektrotlar ile sinir uyarısı yapılır. Haftada bir, otuz dakikalık periyodlar şeklinde uygulanır.  
  • Sakral sinir stimülasyonu (SNS): Pelvik kaslarda ve makat kasında gevşeklik olduğu durumlarda kasılmayı sağlayan sinirlere doğrudan elektrik uyarısı verilmesini sağlayan bir işlemdir. Başarı oranı yüksek (%70) bir tekniktir.
Önce test elektrodu yerleştirilir, 3 hafta boyunce dışarda uyarı veren bir cihaza bağlanır. Eğer başarı oranı %50’den fazla ise kalıcı pil yerleştirilir.
  • Dolgu maddesi enjeksiyonları: Anal bölgeye yapılacak enjeksiyonlar için çeşitli biyomateryaller kullanılabilir. Özellikle iç makat kasında (internal anal sfinkter) oluşan açıklık veya dejenerasyonlarda daha etkilidir. Başarı oranı %50 ile %70 arasında değişen ve yan etki oranı da oldukça düşük işlemlerdir. Etkinlik azalırsa da uygulama tekrarlanabilir.
  • Yapay anal sfinkter (Anal band): Yarı otomatik olarak çalışan bir kelepçe sistemi makat çevresine yerleştirilir ve makat kaslarının normal basınç değerlerinde kapalı kalmasını sağlar. Başarı oranı %50 ile %70 arasında değişmekle birlikte enfeksiyon ve teknik arıza gibi önemli komplikasyonları olabilmektedir.
  • Radyofrekans enerji uygulaması (SECCA): Özel bir anoskop ve iğne elektrotlarla makat bölgesine radyofrekans uygulanır ve iç makat kasının kalınlaşması sağlanır.
  • Sfinkteroplasti (Makat kası tamiri): Sfinkter defekti sonucu ayrılmış olan kasların dikiş ile tekrar birleştirilmesi ve fonksiyonların yerine getirilmesi işlemidir. Başarı oranı %45-90 arasında değişmektedir. İşlem sonrası biofeedback uygulanması hem semptomların düzelmesini hızlandırmakta hem de yaşam kalitesini arttırmaktadır.
  • Grasiloplasti: Uyluk bölgesindeki Grasilis kasının serbestleştirilerek anal bölgeye getirilerek yeni bir makat kası oluşturulmasıdır. Ancak bu kasın etkili çalışabilmesi için elektrik uyarısı verilmesi de gerekmektedir.  
  • Stoma açılması: Tüm tedavilere rağmen başarı elde edilemediği durumlarda yapılan kalın bağırsağın karın duvarına ağızlaştırılması işlemidir.