MEME KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Meme kanseri tanısı konulduktan sonra hastalık evrelendirilir. Evreleme tümörün boyutu, koltuk altı lenf bezlerinde tutulum ve uzak metastaz (hastalığın başka organlara yayılımı) olup olmadığına bakılarak yapılır.

Meme Kanseri Evrelemesi Nasıl Yapılır?

Hastalığın evresi, kanserin nerede yerleştiği, eğer yayıldıysa nereleri tuttuğu ve vücudun başka yerlerini etkileyip etkilemediğini tarif etmenin bir yoludur. Bunun için dünyada standart kabul edilen bir evreleme sistemi kullanılır (TNM).

Evrelemeyi tamamlamak için ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi, beyin MR’ı ya da PET-CT gibi bazı tanısal testler yapılır. Hastalığın evresini bilmek doktorun en uygun tedavi planını yapmasını ve hastalığın gidişatını tahmin etmesini sağlar. Kesin evreleme, ameliyat sonrası patoloji raporunun değerlendirilmesiyle tamamlanır.

Meme kanseri 0’dan 4’e kadar verilen numaralarla (I-IV) evrelendirilir.
  • Evre 0
Hastalık sadece süt kanallarında ve/veya meme lobüllerindedir, etraf meme dokusuna yayılma yoktur. “İn situ kanser” veya “noninvaziv kanser” de denilir.
  • Evre IA
Tümör küçük ve invazivdir (meme dokusuna geçmiş), fakat lenf bezlerine yayılım yoktur.
  • Evre IB
Memede tümör yoktur veya 20 mm ve altındadır. Az sayıda kanser hücresi koltuk altı lenf bezlerine geçmiştir.
0,2 mm’den büyük, ancak 2 mm’den küçük kümeler oluştururlar.
  • Evre IIA
Kanserde aşağıdaki bulgulardan biri vardır:

- Memede tümör yok, fakat koltuk altı lenf bezlerinde kanser var.
- Tümör 20 mm veya daha küçük ve koltuk altı lenf bezlerinde kanser var.
- Tümör 20-50 mm çapında ve koltuk altı lenf bezlerinde hastalık yok.
  • Evre IIB
Kanserde aşağıdaki bulgulardan biri vardır:

- Tümör 20-50 mm çapında ve 1-3 adet koltuk altı lenf bezi tutulumu var.
- Tümör 50 mm’den büyük ve koltuk altı lenf bezi tutulumu yok.
  • Evre IIIA
Tümör herhangi boyutta olabilir, ancak 4-9 adet lenf bezinde tutulum vardır, vücudun başka yerlerinde yayılım yoktur.
Ya da tümör 50 mm’nin üzerinde olup 1-3 adet lenf bezi tutulumu vardır.
  • Evre IIIB
Tümör göğüs duvarına yayılmıştır, memede yaraya yol açmıştır veya enflamatuar kanser tanısı koyulmuştur. Koltuk altı lenf bezlerinde tutulum olabilir/olmayabilir. Başka organlara yayılım yoktur.
  • Evre IIIC
Tümör herhangi boyutta olabilir, ancak koltuk altında 10 ve/veya üzeri sayıda lenf bezi tutulumu veya farklı bölge lenf tutulumu vardır. Hastalık başka organlara yayılmamıştır.
  • Evre IV (Metastatik)
Tümör herhangi boyutta olabilir, fakat kanser kemik, akciğer, beyin, karaciğer gibi uzak organlara yayılmıştır.
Erken evre meme kanserinin metastaz yapma olasılığı çok düşüktür, hastalığın tedavisi cerrahi (ameliyat) ile başlar.

Lokal ileri kanserlerde (hastalık meme ve koltuk altı bölgesinde sınırlı, ancak erken evre değil) genellikle önce kemoterapi (ilaç tedavisi) verilse de cerrahi de bir seçenektir.

“Enflamatuar meme kanseri” denilen memede ödem, kızarıklık, portakal kabuğu görünümü olan özel bir alt grup vardır ki, bu hastalık genellikle hızlı ilerlemeye ve metastaz yapmaya meyillidir. Enflamatuar kanserlerde tedaviye kemoterapiyle başlanılıp iyi cevap alındığında ameliyat edilir.
İleri evre (metastatik) hastalıkta ise kemoterapiyle radyoterapi daha fazla ön plana çıkmaktadır. İleri evrede hastalık bireysel olarak değerlendirilir ve bazı durumlarda cerrahi işlem bir seçenek olabilir.

Cerrahi

Meme kanserinde birden fazla ameliyat yöntemi mevcut olup, bu bölümde meme ameliyatlarıyla ilgili genel bilgilere yer verilmiştir. Yapılacak ameliyata karar verilirken yaşınız, genel sağlık durumunuz, tümörün boyutu, yerleşimi, memenizin boyutu ve yapısı, sizin ameliyat sonrası tedaviye uyumunuz ve tabii ki beklentileriniz göz önünde bulundurularak karar verilmektedir. Bir kişi için birden fazla ameliyat seçeneği olabilmektedir. Doktorunuz sizin için uygun ameliyat seçeneklerini sunacaktır. Meme kanserinin en önemli özelliklerinden biri, kişiye özel tedavilerin yapılabilmesidir. Size uygun tedavi, aynı özelliklerdeki tümörü olan bir başka hasta için uygun olmayabilir.

Meme Kanseri Ameliyatları

Meme kanseri ameliyatları iki bölümden oluşur: Meme ve koltuk altı cerrahisi. Memeye yönelik yapılan iki temel ameliyat yönteminden biri “mastektomi” yani memenin tamamının alınması; diğeri ise “meme koruyucu cerrahi” de denilen, yalnız kanserli bölgenin çıkartıldığı ameliyatlardır. Uygun şartlarda yapıldığında mastektomi ve meme koruyucu cerrahi arasında yaşam süresi açısından bir fark yoktur. Memesi korunan hastaların hayat kaliteleri daha yüksektir. Memeye hangi tür cerrahi yapılırsa yapılsın, eğer kanseriniz invaziv türde ise koltuk altı lenf bezleri kanserin bu bölgeye yayılımı olup olmadığını görmek amacıyla incelenecektir.

Sonraki bölümlerde sırasıyla önce memeye yönelik girişimler, daha sonra koltuk altına yapılan ameliyatlar anlatılmaktadır.

Meme Cerrahisi

  • Meme Koruyucu Cerrahi
Meme koruyucu cerrahi yerine lumpektomi, kadranektomi, segmental mastektomi ya da kısmi (parsiyel) mastektomi denildiğini de duyabilirsiniz. Ameliyat, tam tümörün üzerine denk gelen bölgeye yapılan bir kesiyle gerçekleştirilir. Bu ameliyatta tümör, etrafındaki bir miktar sağlam sınırlı meme dokusuyla beraber çıkartılır. Çıkartılan parça, ameliyat devam ederken patolojiye hızlı incelemeye (frozen) gönderilir. Tümörün yeteri kadar sağlam sınırlarla çıkartılıp çıkartılmadığı öğrenilir. Örneğin patolog bize tümör üst sınıra çok yakın derse bu bölgeden bir miktar daha sağlıklı meme dokusu çıkartılabilir.

Hızlı incelemeden sonra çıkartılan parça 1 hafta kadar sürecek detaylı incelemeye bırakılır. Son patoloji raporu çıktığında, nadiren ikinci bir ameliyat gereksinimi doğabilir.

Tümörün çıkartıldığı yerde küçük bir boşluk olur (tümör kavitesi). Bu boşluk metal klipslerle işaretlenir ve cilt dikilerek kapatılır. Meme koruyucu cerrahinin en önemli şartı, ameliyat sonrasında kalan memeye radyoterapi (ışın tedavisi) yapılmasıdır. Radyoterapi hastalığın memede nüksetme olasılığını azaltmak için yapılmaktadır. Radyoterapiyle ilgili detaylı bilgi sonraki bölümlerde verilmiştir.

Meme koruyucu cerrahide amacımız tümörün tamamını çıkartırken, geride estetik olarak kabul edilebilir bir meme bırakmaktır. Dolayısıyla, tümör çapı ve meme hacmi oranı önemli bir kriterdir. Cerrahi sonrası tümör kavitesi radyoterapiyle biraz daha çökeceğinden, küçük meme ve büyük tümörlerde tercih edilmeyebilir. Bugün “onkoplastik cerrahi” denilen tekniklerle daha geniş meme dokusu çıkartıp daha iyi estetik sonuçlar almak mümkün olmaktadır. Memenizin korunmasının uygun olup olmadığı konusunda cerrahınız sizi bilgilendirecektir.
  • Meme Koruyucu Cerrahiden Sonra
Bu ameliyattan sonra şiddetli ağrı genellikle olmaz, kısa sürede normal günlük aktivitelere dönülür. Ek bir hastalık nedeniyle hastanede yatmanız gerekmiyorsa genel anestezi alan hastalarımız ameliyattan bir gün sonra evlerine gidebilirler. Ameliyattan sonra spor sütyeni ya da balensiz kavrayıcı bir sütyen giydirilir.

Kolların aşırı yukarı kaldırılmaması (uzanarak yüksekten bir şey almak gibi) ya da eğilerek ağır kaldırılmaması önerilir. Bu ameliyata bağlı olası istenmeyen sorunlar arasında kanama, hematom (ameliyat bölgesinde kanama olup kavitede birikmesi), enfeksiyon, yara ayrışması gibi yara iyileşme problemleri sayılabilir.

Kitlenin çıkartıldığı yer, seroma denilen sıvıyla dolarak iyileşecektir. Tamamen emilmesi 6 ayı bulabilir. Elinizle memenize bastırdığınızda içeride sıvı varlığını hissedebilirsiniz. Kesi yerlerinde ciltte his kaybı olabilir, bu genellikle geçicidir.

Koltuk altı lenf bezi diseksiyonu da yapıldıysa buna bağlı şikâyetler daha ön planda olur.
  • Mastektomi
Mastektomi meme dokusunun tamamının alınması ameliyatıdır. Meme boyunca bir kesi yapılarak, meme cildinin büyük bir kısmı ve tüm meme dokusu çıkartılır. Bu ameliyattan sonra ameliyat bölgesine, içeride birikebilecek kan ve sıvıları dışarı almak üzere bir diren yerleştirilir. Bu direnin günlük debisi takip edilir ve genellikle 5-7 günde çıkartılır. Nadiren daha uzun süre tutulması gerekli olabilir.
Meme koruyucu cerrahiye uygun olmayan hastalarda mastektomi yapılır. Sıklıkla birden fazla tümörü olan hastalara ya da memesi küçük olduğu için korunmaya uygun olmayan hastalara uygulanır. Meme koruyucu cerrahiden farklı olarak, erken evre hastalıkta uygulandığında ameliyattan sonra radyoterapi verilmez.
“Modifiye radikal mastektomi” denildiğinde ise memenin ve koltuk altı lenf bezlerinin tamamının birlikte alındığı ameliyatı tarif ederiz.
Meme alındıktan sonra istenilirse rekonstrüktif cerrahi (plastik cerrahi) ile yerine yeniden meme Meme alındıktan sonra istenilirse rekonstrüktif cerrahi (plastik cerrahi) ile yerine yeniden meme yapılabilmektedir.
  • Mastektomiden Sonra
Bir miktar ağrınız olacaktır. Cerrahınız yara ve diren bakımı konusunda sizi bilgilendirecektir. Ek bir hastalık nedeniyle hastanede yatmanız gerekmiyorsa bu ameliyattan sonra genellikle bir gece hastanede yatıp ertesi gün evinize gidebilirsiniz. Direnlerinizle eve gitmenizde bir sakınca yoktur. Bu ameliyata bağlı olası istenmeyen sorunlar arasında seroma (ameliyat bölgesinde sıvı birikimi), hematom (ameliyat bölgesinde kanama olup kavitede birikmesi), yara enfeksiyonu, yara ayrışması, nadiren ciltte beslenme bozukluğu gibi yara iyileşme problemleri sayılabilir. Diren çekildikten sonra sıvı birikimi devam ederse, cilt üzerinden bir enjektör yardımıyla sıvıyı boşaltmak gerekebilir. Tüm bunlar nadir görülen ve basit çözümleri olan sorunlardır.

Tüm ameliyatlarda olduğu gibi kesi yerlerinde ciltte his kaybı olabilir.
  • Deri Koruyucu Mastektomi
Ciltten uzak yerleşimli tümörlerde eş zamanlı yeni meme yapılması için kullanılan ameliyat tekniğidir. Deri korunacak şekilde meme başı ve tüm meme dokusu çıkartılır.

Takiben plastik cerrah hastanın kendi doğal dokularından veya protez kullanarak yeni meme oluşturur.

İstenirse meme başı ayrı bir seansta yapılır.
  • Meme Başı (NAC) Koruyucu Mastektomi
Meme başından uzak yerleşimli ancak memenin korunmasına uygun olmayan tümörlerde kullanılabilen bir tekniktir. Meme başı ve meme derisi korunarak içeriden tüm meme dokusu çıkartılır ve bunu takiben meme protezi veya genişletici balon yerleştirilir.

Meme başının canlılığını koruması için arkasında bir miktar meme dokusu mutlaka bırakılır. Dolayısıyla bu bölgede nüks riski bulunur. Genellikle koruyucu amaçla yapılan mastektomilerde bu yöntem kullanılır. Genetik mutasyon nedeniyle yapılan koruyucu mastektomilerde kalan dokudan kaynaklanan meme kanseri olma oranı yüzde 5’in altındadır.

Her ameliyatta olduğu gibi deri ve meme koruyucu mastektomilerin de kendilerine has riskleri bulunmaktadır. Tesadüfen rastlanılan farklı tümörler görülebilir. Ameliyat sonrası meme cildinin ve meme başının kanlanması kısmen ya da yaygın olarak bozulabilir. Tekrarlayan girişimler gerekebilir. Bu konuda plastik cerrahınızdan da detaylı bilgi alabilirsiniz.

Aksilla (Koltuk Altı Bölgesi) Cerrahisi

  • Koltuk Altı Lenf Bezleri Nedir?
Meme kanserinde evrelemenin bir parçası ve hastalığın gidişatının en önemli belirleyicisi koltuk altı (aksilla) lenf bezlerinin (lenf nodu da denir) durumudur. Lenf sıvısı tüm vücudumuzda dolaşan berrak bir sıvıdır. Lenf nodları da bu sıvının bölgesel olarak biriktiği küçük istasyonlardır. Memeden çıkan lenf sıvısının büyük kısmı ilk olarak koltuk altındaki lenf bezlerine gider.

Memedeki tümörden kopan hücreler lenf sıvısıyla lenf bezlerine gidebilir. Bu durumda lenf nodu pozitif ya da kısaca “nod pozitif” denir. Lenf nodu tutulumu yoksa “nod negatif” hastalıktır. Lenf nodlarının durumu ameliyat sonrasında yapılacak tedaviyi belirlemede çok önemlidir. Hastalıklı lenf nodu sayısının fazlalığı nüksetme, metastaz yapma ya da yaşam süreleri gibi bazı parametreleri olumsuz etkiler.
  • Koltuk Altına Yapılan Ameliyatlar
İnvaziv meme kanseri tanısı alan bir hastada, ister meme koruyucu cerrahi ister mastektomi ameliyatı yapılsın, koltuk altı lenf bezleri standart olarak değerlendirilir.

Koltuk altına (aksilla) yapılacak ameliyata karar verilirken, meme kanserinin tipine ve ameliyattan önce lenf nodu tutulumu bulgusu olup olmadığına bakılır.

İki tür aksilla cerrahisi mevcuttur: “Sentinel lenf nodu biyopsisi” ve “aksiller lenf nodu diseksiyonu”.

Sentinel lenf nodunu bulabilmek için memede tümör etrafına ve/veya meme başı arkasına mavi boya ve/veya radyoaktif işaretleyici madde verilir. Ameliyat esnasında cerrah, koltuk altı lenf bezinde mavi boyayı veya özel bir el aleti yardımıyla bulunacak radyoaktiviteyi arar.
  • Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi Nedir?
Sentinel lenf nodu memedeki tümörün koltuk altı lenf bezi havuzuna girmeden önce döküldüğü ilk lenf bezidir. Meme kanserinde sentinel lenf nodu negatif ise yani hastalık yoksa, geride kalan lenf bezlerinin de sağlam olduğu varsayılır. Bu hastalarda ameliyatta tüm lenf bezlerinin çıkartılması gerekmez. Böylelikle hasta ameliyata bağlı ciddi yan etkilerden korunmuş olur. Sentinel nod pozitif ise yani kanser hücresi görülürse, bazı durumlar dışında halen standart tedavi koltuk altı lenf bezlerinin tam olarak çıkartılmasıdır.

Koltuk altı lenf bezlerinin tamamının çıkartıldığı ameliyata bağlı istenmeyen ama pek de engellenemeyen yan etkiler vardır: Kısa ve uzun dönemde ağrı, kol cildinde hissizlik, karıncalanma, hareket kısıtlılığı ve en önemlisi lenfödem (el ve/veya kolda şişlik). Bu ameliyatın fayda getirmeyeceği koltuk altı lenf bezi zaten hastalıksız olan kişiler sentinel lenf nodu biyopsisi sayesinde en güvenilir şekilde tespit edilip yan etkilerinden de korunmuş olur.

Bugün erken evre meme kanserinde aksilla değerlendirilmesinde sentinel lenf nodu biyopsisi (SLNB) standart yöntemdir.
  • Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi Nasıl Yapılır?
Klinik muayene ve görüntüleme filmlerinde koltuk altı lenf bezleri hastalıksız görünen hastalarda uygulanır. Bu amaçla bazen doktorunuz ameliyat öncesinde koltuk altı lenf bezine yönelik iğne biyopsisi isteyebilir.

Bir meme kanseri ameliyatında sentinel lenf nodu biyopsisi yapılacaksa ameliyat bu işlemle başlar. Sentinel lenf nodunu bulabilmek için memede tümör etrafına ve/veya meme başı arkasına mavi boya ve/veya radyoaktif işaretleyici madde verilir. Radyoaktif maddeyle işaretleme yapılacaksa memeye enjeksiyon (iğne) ameliyattan en az
2 saat önce nükleer tıp bölümünde gerçekleştirilir. Cerrah ameliyat esnasında (siz uyuyorken) koltuk altı lenf bezinde mavi boyayı ve/veya özel bir el aleti yardımıyla bulunacak radyoaktiviteyi arar. Bu işlem teknik olarak cerrahın tecrübe ve tercihi doğrultusunda iki yöntem birlikte ya da bir tanesi kullanılarak yapılabilir.

Genellikle 1-3 lenf nodu çıkartılır. Ameliyat devam ederken frozen inceleme yapılır yani patolog bu lenf bezlerinde kanser olup olmadığını araştırır. Lenf nodlarında kanser yoksa daha fazla lenf bezi alınmasına gerek yoktur.

Sentinel lenf nodunda kanser hücresi görülürse, cerrah diğer lenf nodlarını da çıkartmak üzere aksiller lenf nodu diseksiyonu yapabilir. Buna karar verirken, planlanan meme cerrahisinin türüne (lumpektomi/mastektomi) hastalığın evresine ve sentinel noddaki bulunan kanser hücrelerinin miktarına bakılır.

Sentinel lenf nodu teknik ya da anatomik nedenlerle bulunamayabilir. Bu durumda doktorunuz aynı ameliyatta koltuk altı lenf bezi diseksiyonu yapabilir ya da memeye yapılan ameliyatın türüne ve hastalığınızın özelliklerine bakarak radyoterapi (ışın tedavisi) tercih edebilir.

Ameliyat esnasında yapılan hızlı patolojik incelemede yanlış negatif sonuç alınabilir. Yani aslında lenf nodunun bir yerinde kanser hücresi varken, hızlı incelemede yapılan kesitlere denk gelmeyebilir. Bu oran yüzde 5’in altındadır. Bu durumda ikinci bir ameliyatla koltuk altı bölgesi lenf bezlerinin alınması gerekebilir. Son karar tüm patoloji raporlarınız çıktığında verilir.

Sentinel lenf nodu biyopsisi gerekli etkin cerrahiyi sağlayarak, hastayı aksiller lenf nodu diseksiyonunun yan etkilerinden korur. Bu girişimden sonra genellikle koltuk altına diren yerleştirilmesine gerek kalmaz. Sentinel nod biyopsisi ciddi bir ağrıya da neden olmaz.
  • Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu (ALND)
Bu ameliyatta “Level I” ve “Level II” adıyla tanımlanan lenf bezleri grubu çıkartılır. Bunlar meme kanserinin koltuk altında yayıldığı lenf bezi havuzudur.

ALND, koltuk altı lenf bezi tutulumu ameliyat öncesinde bilinen ya da sentinel nod biyopsisi sonrasında gereken hastalara yapılır.

Aksiller lenf nodu diseksiyonunda cerrah koltuk altı lenf bezlerinin tamamını çıkartır. Meme koruyucu cerrahiyle beraber yapıldığında, koltuk altı bölgesine yapılan ikinci bir kesiyle gerçekleştirilir.

Mastektomide ise aynı kesi kullanılabilir. İyi bir cerrahide standart, en az 10 lenf nodu çıkartılması olarak belirlenmiştir. Bu ameliyatta lenf bezlerinin ameliyat anında hızlı incelenmesi gerekmez.

ALND yapıldığında koltuk altına bir adet diren yerleştirilir. Erken ameliyat sonrası dönem biraz ağrılı ve bir miktar hareket kısıtlayıcıdır. Diren çekildikten sonra fizik egzersizlerle kol hareketlerinin normale dönmesi sağlanır.
  • Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu (ALND) Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?
ALND yapılan hastaların o taraf el ve kolunu olası enfeksiyonlardan koruması gerekir. Örneğin ameliyat tarafı kollarından mümkünse kan aldırmamaları, enjeksiyon (iğne) yaptırmamaları, tansiyon ölçtürmemeleri gibi bazı önlemler almaları istenir. Ameliyat tarafındaki ele tırnak eti aldırmadan manikür yapılması, şeytan tırnağı çıktığında koparılmaması, bahçe işi ve bulaşık yıkamak gibi işlerde eldiven kullanılması önerilir. El işi ya da bilgisayar klavyesi kullanımı gibi aktiviteler eli ve kolu çok yormayacak sürelerde yapılabilir.
 

En Sık Yapılan Meme Kanseri Cerrahi Yöntemleri

Meme Koruyucu Cerrahi (Lumpektomi) + Sentinel Nod Biyopsisi Mastektomi + Rekonstrüksiyon + Sentinel Nod

Onkoplastik Cerrahi

Onkoplastik cerrahi, meme kanseri ameliyatları esnasında hastalıklı ve karşı memeye uygulanabilen ve iyi bir meme estetiğini hedefleyen ameliyat tekniklerine genel olarak verilen isimdir. Kanser cerrahisi gerçekleştirilirken, her iki memenin simetrisinin mümkün olduğu kadar sağlanması hedeflenir.

Unutulmamalıdır ki, kanser tedavisinde birinci hedef her zaman ve mutlaka hastalıktan tamamen kurtulmaktır. Estetik kaygı ikinci sıradadır. Meme kanseri ameliyatı sonrasında yapılan estetik cerrahide, hastalıksız bir memeye yapılacak estetik cerrahilerde olduğu gibi çok yüksek beklentiler olmamalıdır. Biz kanser tedavinizi en iyi düzeyde sağlayacak cerrahiyi ve mümkün olan en iyi estetiği sağlamayı hedeflemekteyiz.
  • Meme Rekonstrüksiyonu (Yeniden Meme Yapılması)
Mastektomi yapılan hastalara eş zamanlı ya da geç rekonstrüksiyon mümkündür. Eş zamanlı rekonstrüksiyon, memenin alınmasını takiben hemen yeni meme yapılmasıdır. Hasta hiçbir zaman memesinin alındığını hissetmez.

Geç rekonstrüksiyon ise meme alınmasını takiben kemoterapi ve radyoterapi gibi ek tedavilerin bitmesini bekledikten sonra, ikinci bir seansla yeni meme yapılmasıdır. Bunun dışında bazen iki ya da üç aşamalı ameliyatlar gerekebilir. Bu ameliyatlarda kişinin kendi dokusu (karın ya da sırttan kas ve yağlı doku alınması gibi) veya protezler kullanılabilir. Sizin için uygun seçeneğe cerrahınız ve plastik cerrah birlikte karar verecektir. Geç rekonstrüksiyon, ameliyattan yıllar sonra da yapılabilir. Ancak, planlanmış bir eş zamanlı rekonstrüksiyonda meme derisinin ve hatta bazen meme başının korunması mümkün olacağından daha iyi estetik sonuç alınacaktır.

Profilaktik (Koruyucu) Mastektomi Nedir?

Meme kanseri olmayan ancak çok yüksek risk taşıyan kişilere kanser riskini azaltmak amacıyla yapılan, sağlıklı memenin alınması ameliyatıdır. Her hasta için bireysel olarak değerlendirilip yapılmasına karar verilir.

Meme derisi ve mümkünse meme başı da korunacak şekilde içeriden meme dokusu bütün olarak çıkartılır. Silikon implantlarla bu boşluk doldurularak yeniden şekillendirilir.

Ameliyat Sonrası Patoloji Raporu

Ameliyattan yaklaşık 1 hafta sonra kesin patoloji raporunuz sonuçlanır. Kesin patoloji raporlanması sonunda hastalığınızın gerçek evresi tanımlanır. Bu raporda ameliyat bulgularınız tarif edilir. Tümörün detaylı tanımlaması yapılır.
  • Tümörün yerleşim yeri ve cerrahi sınırları,
  • Türü (histolojik tip): İnvaziv duktal karsinom, invaziv lobüler karsinom, in situ duktal karsinom gibi,
  • Tümörün boyutları,
  • Hormon duyarlılıkları,
  • Tümörün davranış paternini ve bazı ilaç duyarlılıklarını gösteren özellikleri,
  • Koltuk altı lenf bezlerinin detaylı inceleme sonuçları belirtilir.

İmmünohistokimyasal inceleme, tümörün özel boyamalar ve inceleme teknikleri kullanılarak bazı özelliklerinin belirlenmesinde kullanılan yöntemdir. Meme kanserini tanımlarken bu yöntemle hormon reseptörleri, Her2 ve Ki-67 indexi denilen özellikleri belirlenir. Ameliyattan sonraki tedavilere bu bilgilerin ışığında karar verilir.

Farklı biyolojik özellikleri olan tümörlerin farklı davranışlar sergilediği ve tedaviye yanıtlarının farklı olduğunu uzun zamandır biliyoruz. Bugün bir meme kanserinin seyrini ve tedaviye yanıtını tümör büyüme faktörleri reseptörlerine bakarak tahmin etmeye çalışıyoruz. Moleküler biyolojideki gelişmelerle meme kanserini biyolojik alt gruplara sınıflandırıyoruz (luminal A, luminal B, HER2 pozitif, triple negatif).

Bir adım ileri giderek tümörün gen ekspresyon profilini çıkartıp tümörün genetik imzasını öğrenebiliyoruz.
  • Hormon Reseptörleri
Östrojen ve progesteron ismini verdiğimiz hormonlar kanda dolaşırlar ve normal meme hücrelerinin çoğalması üzerine etkileri vardır. Tümör hücrelerinin üzerinde bu hormonları algılayan antenler (reseptörler) varsa bu hormonların varlığında tümör büyüme gösterir, dolayısıyla tedavinin
bir parçası olarak hormonların tümöre etkisinin ortadan kaldırılması gerekir (hormon tedavisi, hormonoterapi).

Patoloji raporunda östrojen reseptörü (ER) ve progesteron reseptörü (PR) varlığı, yaygınlığı ve kuvveti tedaviyi belirlemede mutlak göz önünde bulundurulan değerlerdir. Bazı durumlarda ağızdan alınan hormon bloke eden bir hap kemoterapi kadar etkili sonuçlar verebilmektedir.
  • HER2 Reseptörü
Bu da hücrelerde bulunabilen diğer bir anten ya da reseptördür. HER2, “Her-2/neu”, “c-erb B2” ya da “EGFR-2 reseptörü” gibi değişik isimlerle ifade edilir. Meme kanseri hücrelerinde HER2 reseptörü yaygınlığı ve şiddeti 0’dan 3’e kadar derecelendirilir.

Boyanma skoru 0 ve 1+ olan kanserlerin HER2 reseptörü taşımadıkları kabul edilir, “HER2 negatif” denilir.
Skoru 3+ olan kanserlerde ise bu reseptörün olduğu kabul edilir, “HER2 pozitif”tir. Bu iki değerin arasında kalan ve boyanma skoru 2+ olan kanserlerde ise belirsizdir. Bu grupta moleküler bazı testler yapılarak (FISH, SISH vb.) karar verilir.

Böyle hastaların yüzde 5 ila 10’unda ileri test sonucunda HER2 reseptörünün var olduğu anlaşılır.

HER2 reseptörünü taşıyan tümörlerde, bir çeşit güdümlü füze gibi trastuzumab (Herceptin™) ya da doğrudan anteni bozan lapatinib (Tykerb™) gibi ilaçlar tedaviye eklenir. Eğer tümörün başka özellikleri kanserin geri gelme riskinin çok düşük olduğunu düşündürüyorsa ya da kalp yetmezliği gibi bu ilaçların kullanılmasını riskli kılan problemleriniz varsa bu ilaçların kullanılmasını tercih etmeyebiliriz. HER2 taşıyan tümörler genellikle daha saldırgandır ve geri gelme risklerinin daha yüksek olduğu düşünülür ama modern ilaçlar bu riski artık büyük oranda azaltabilmektedir.

Bir hastanın meme kanseri ER, PR ve HER2 negatif ise buna “triple negatif (üçlü negatif) hastalık” denilir.
  • Ki-67 İndeksi
Kanser hücrelerinin çoğalma hızıyla ilgili bilgi veren bir göstergedir. Yavaş çoğalan kanserlerde düşük, hızlı çoğalanlarda yüksektir. Hızlı çoğalan kanser tiplerinin daha tehlikeli olduğu düşünülür. Yüksek Ki-67 değeri olan hastalarda kanserin tekrarlama riskinin daha yüksek olduğunu bildiren çalışmalar bulunmaktadır.
Ki-67 değeri kemoterapi verilmesi kararını etkileyebilir.

Diğer Yazılarımız