Alerji ve immünoloji bölümü astım, alerjik rinit gibi solunum yolu alerjik hastalıkları, deri alerjileri, ilaç alerjileri ve diğer bağışıklık sistemi hastalıklarının tanı, tedavi ve takibi ile ilgilenen bir bilim dalıdır. İç hastalıkları, çocuk hastalıkları, göğüs hastalıkları, deri ve zührevi hastalıkları ana bilim dallarının yan dalları olan alerji ve immünoloji bölümü uzmanları çocuk ve erişkinlerde ortaya çıkabilen ve çeşitli organ sistemlerini etkileyebilen sağlık sorunları konusunda uzman hekimlerdir.

Alerji ve İmmünoloji Nedir?

Alerji ve immünoloji başlıca görevi vücudu iç ve dış tehditlere karşı korumak olan bağışıklık sistemi yani immün sistem ile yakından ilgili olan bir bilim dalıdır. Bağışıklık sisteminin çalışma mekanizmasında herhangi bir sebeple aksaklık meydana gelirse vücut yabancı mikroorganizmalar gibi tehditler karşısında savunmasız kalabilir. Bununla birlikte bazı durumlarda bağışıklık sistemi normalde insan vücudu için zararlı olmayan maddelere karşı yanlış bir tepki geliştirerek savunmaya geçebilir. Vücudun normal şartlarda zararsız olan alerjen olarak da adlandırılan bazı proteinlere karşı savunmaya geçmesi neticesinde alerji adı verilen tablo ortaya çıkar. Alerji hapşırma, gözlerde kızarıklık gibi hafif şikayetlerden anaflaksi gibi ciddi komplikasyonlara kadar pek çok semptom ile kendisini gösterebilir.

İmmünoloji, immün sistemin yani bağışıklık sisteminin çalışma mekanizmasını ve bağışıklık sistemi hastalıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Bağışıklık sisteminin temel görevi vücudu virüs, parazit, mantar ve bakteri gibi mikroorganizmalara karşı korumaktır. Ancak bağışıklık sistemi sadece vücudu dış tehditler karşısında korumaz. Aynı zamanda kanser hücresi oluşumu gibi iç tehditler karşısında da immün sistem önemli rol oynar. Vücut bir tehditle karşılaştığında bağışıklık sistemi antijen olarak da adlandırılan yabancı maddeyi tanır ve ona karşı antikor adı verilen proteinlerle bir yanıt oluşturur. Sağlıklı çalışan bağışıklık sisteminde antikorlar antijenleri tanıyarak onları yok edebilir. Kemik iliği, mide, bağırsak, bademcikler, deri, karaciğer, dalak gibi pek çok doku ve organdan oluşan bağışıklık sistemi hücrelerinde bazı durumlarda yetersizlik ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda ise aşırı bağışıklık tepkisi veya bağışıklık sisteminin vücudun kendi doku ve organlarına saldırdığı otoimmün hastalıklar görülebilir. Alerji ve immünoloji uzmanları bağışıklık sisteminin çalışma mekanizmasından kaynaklanan alerjik hastalıklar ve immün yetmezliklerin tanı, tedavi ve takibi konusunda uzman hekimlerdir.

Alerji ve İmmünoloji Bölümünde Hangi Alerji Çeşitleri Tedavi Edilir?

Bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan yabancı bir mikroorganizmaya karşı savunmaya geçmesi olarak tanımlanan alerji farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bağışıklık sistemi bir maddeyi yabancı olarak algıladığında ona karşı savunmaya geçebilmek için antikor üretmeye başlar. Üretilen bu proteinler yani antikorlar bağışıklık sistemine histamin adı verilen madde başta olmak üzere çeşitli kimyasal maddeleri salgılaması için sinyal gönderir. Bunun neticesinde histaminin tutunduğu reseptöre bağlı olmak üzere deride kaşıntı ve kızarıklık, hapşırma, baş ağrısı, mide bulantısı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Günümüzde en sık karşılaşılan alerjenlerin başında küf, polen, ev tozu akarı yumurta ve süt gibi gıdalar ve çeşitli ilaçlar gelir. Alerji ve immünoloji bölümünde tedavi edilen başlıca alerji çeşitleri şu şekilde sıralanabilir:
  • Alerjik astım: Astım, hava yollarının kronik (müzmin), mikrobik olmayan iltihabi hastalığıdır. Bu iltihabi süreçte havayollarında ödem (şişme), mukus salınımı, havayollarındaki kaslardaki kasılma nedeniyle solunum yolları daralır. Bu nedenle havanın akciğere giriş çıkışı zorlaşır. Astım öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma, hırıltı ve hışıltı gibi belirtilerle seyreder. Astımdaki belirtilerin özelliği ataklar (krizler) halinde olmasıdır. Belirtisiz dönemler olabilir. Belirtiler ilaçla veya ilaçsız kendiliğinden kaybolabilir. Astımdaki bu iltihabi sürecin çeşitli tetikleyicileri vardır. Astımlı hastaların bir kısmı alerjik olup alerjenle belirtiler tetiklenebilir. Astımın diğer tetikleyicileri ise iç ve dış ortam kirliliği, üst solunum yolu enfeksiyonları, mesleki alerjenler, bazı ilaçlar ve kimyasallardır. Astımda tedavi, hasta eğitimi, hastayla iş birliği, hastalığın kontrolünü sağlayan solunum yolu ile alınan kortizonlu ilaçların başlanması ve tetikleyicilerin önlenmesi ile mümkündür. Bununla ilgili tedavi alerji uzmanları, göğüs hastalıkları uzmanları tarafından planlanır.
  • Alerjik Rinit: Alerjik rinit veya alerjik nezle, halk arasındaki yaygın kullanımıyla saman nezlesi, ev tozu akarı, polen, küf, evcil hayvan tüyü, kedi, köpek epiteli gibi havadaki küçük moleküllerin solunması sonucunda gelişen bir alerji türüdür. Alerjik rinitin başlıca belirtileri gözlerde kızarıklık, sulanma, hapşırık, burun akıntısı, boğazda gıcıklanma ve burun tıkanıklığıdır. Alerjik rinit semptomları doktor kontrolünde reçete edilen çeşitli ilaçlar yardımıyla hafifletilebilir veya kontrol altına alınabilir.
  • Anjioödem: Deri altında veya dudak, boğaz gibi mukoza tabakasında şişlik ile karakterize bir alerjik reaksiyon türü olan anjiyoödem genellikle besin alerjisi veya ilaç alerjisi gibi alerjik nedenlerle ortaya çıkabilir. Bununla birlikte herediter anjiyoödem olarak da bilinen kalıtsal anjiyoödem gibi anjiyoödem türlerinin ortaya çıkışında genetik faktörler rol oynayabilir. Anjiyoödem bazı kişilerde anaflaksi yani alerjik şoka neden olarak hayatı tehdit eden durumla birlikte olabilir. Bununla birlikte solunum yollarının etkilenmesi halinde ciddi komplikasyonlara neden olabileceğinden solunum yollarının etkilendiği anjiyoödem vakalarında erken teşhis ve tedavi önemlidir.
  • İlaç Alerjileri: Yaygın rastlanan alerji türlerinden bir tanesi de ilaç alerjisidir. Antibiyotik, penisilin, kemoterapi ilaçları, ağrı kesici ilaçlar başta olmak üzere çeşitli ilaçları zararlı olarak algılayan bağışıklık sisteminin onlara karşı savunmaya geçmesi neticesinde gelişen ilaç alerjisi ürtiker, anjioödem, hapşırık, burun akıntısı, öksürük, yutma ve nefes almakta güçlük, şiddetli ishal ve kusma, kan basıncı düşüklüğü, çarpıntı gibi komplikasyonlara neden olabilir. Ciddi reaksiyonlarda hemen acil hekime başvurulmalı ve gerekli ilaçlarla müdahale edilmelidir.
  • Egzama: Genetik yatkınlık veya stres, anksiyete gibi psikolojik nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilen atopik dermatit olarak da bilinen egzamanın başlıca nedenlerinden bir tanesi de bağışıklık sisteminin çevredeki irritanlara yani tahriş edici maddelere veya alerjenlere karşı aşırı tepki vermesidir. Bu tepki sonucunda ciltte kızarıklık, kaşıntı, pul pul dökülme gibi semptomlar ortaya çıkabilir.
  • Ürtiker (Kurdeşen): Bağışıklık sistemi alerjene karşı tepki gösterdiğinde deride bulunan mast hücrelerinden alerjenler veya bilinmeyen nedenlerle histamin salınır ve histamin salınması sonucu deride kaşıntılı kabarıklıklar oluşur. Bu kabarıklıklar genellikle 24 saatte kaybolup yerine yenileri veya vücudun farklı bölgelerinde yenileri çıkabilir. Ürtiker insanların %25’inde görülen, deriden kabarık, basmakla solan, etrafı kızarık, sınırları belirgin kaşıntılı döküntülerdir. 6 haftadan uzun sürerse müzmin ürtiker, 6 haftadan kısa sürerse akut ürtiker denir. Akut ürtiker genellikle enfeksiyonlara ve ilaçlara bağlı gelişir ve 2-3 haftada düzelir. Kronik ürtikerin ise %75’inde neden yoktur ve 6 haftadan uzun sürer.
  • Besin Alerjisi: Özellikle çocuklarda daha sık karşılaşılan bir sağlık sorunu olan besin alerjisi bağışıklık sisteminin tüketilen çeşitli gıdalarda bulunan proteinlere ve gıda katkı maddelerine karşı aşırı reaksiyon göstermesi neticesinde gelişen bir sağlık sorunudur. Besin alerjisine neden olan besinlerin yaklaşık %90’ını yumurta, balık, süt, denizli kabuk ürünleri, susam, bakliyat, kuru yemişler, buğday, yer fıstığı, fındık ve soya oluşturmaktadır. Besin alerjisi genellikle ürtiker, anjioödem veya daha ciddi alerjik reaksiyon olan anaflaksi ile karşımıza çıkabilir. Besinlerin içerdiği protein yapısındaki alerjenler diğer alerjenler ile benzerlik gösterir. Örneğin polen alerjisi olan hastalarda bazı meyvelerin (kivi, muz, elma, şeftali vs.) tüketimi ile ağızda ve boğazda kaşıntı, ödem meydana gelebilir. Çapraz reaksiyon sonucu gelişen bu klinik tablo oral alerji sendromu olarak tanımlanmaktadır.

Yukarıda sayılanların yanı sıra anaflaksi (alerjik şok) ve arı alerjisi gibi böcek alerjisi türleri de alerji ve immünoloji bölümü uzmanları tarafından tedavi edilmektedir.

Alerji ve İmmünoloji Bölümünde Uygulanan Test ve Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Alerji ve immünoloji bölümü uzmanları semptomlara bağlı olarak farklı test ve tanı yöntemlerinden faydalanabilir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan başlıca test ve tanı yöntemleri şu şekildedir:
  • Deri (prick) testi: Deri testleri sırasında uzmanlar küçük miktarlarda polen, toz, küf gibi yaygın rastlanan alerjenleri deri yüzeyine damlatır. Ardından ciltte iğne yardımıyla küçük delikler açar ve alerjenlerin derinin alt kısmına geçmesini sağlar. Bu testler neticesinde hastanın test sırasında kullanılan herhangi bir maddeye alerjisi olması halinde alerjenlerin uygulandığı bölgede deride kabarıklık ve beraberinde kızarıklık olması testin pozitif olduğunu gösterir.
  • İlaç provokasyon ve deri testi: İlaç deri testi, ilaç alerjisi bulunan hastalarda enjeksiyon formda olan şüpheli ilacın alternatifi olan başka bir ilacın deri üzerine damlatılması yoluyla yapılır. İlaç provokasyon testi (ilaç yükleme testi) ise şüpheli ilacın kontrollü olarak hastaya verilmesidir. Ağır anaflaksi şok öyküsü bulunan hastalarda anaflaksiye neden olan ilaçla provokasyon testi önerilmez.
  • Kan testi: Alerjiden şüphelenilen durumlarda hastadan alınan kan örneğinde immunoglobulin E (IgE) olarak bilinen ve alerjik reaksiyonlarla yakından ilişkili bir antikor yani protein olan antikorların miktarının ölçülmesi alerji tanısında önemli rol oynar.

İlave olarak özellikle alerjik astım şüphesi bulunan hastalarda uzmanlar akciğer fonksiyonunu değerlendirmek için solunum fonksiyon testinden (SFT) de faydalanabilir.

Alerji ve İmmünoloji Bölümünde Uygulanan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Alerji tedavisinde öncelikle hastaların alerjiye neden olan yabancı maddelerden uzak durması önerilir. Alerji ve immünoloji bölümünde uygulanan başlıca tedavi yöntemleri şu şekildedir:
  • Bağışıklık sisteminin verdiği aşırı reaksiyonu azaltmaya ve semptomları hafifletmeye ve kontrol altına almaya yardımcı olabilecek ilaçlar,
  • Şiddetli ve diğer tedavilerden olumlu sonuç alınamayan durumlarda hastayı birkaç sene boyunca küçük miktarlarda alerjenlere maruz bırakacak ve dozajı birkaç ay içinde kademeli olarak artırılacak alerji aşısı (immünoterapi) veya dil altına uygulanan alerji damlaları,
  • Alerjiye neden olan ilacın başka bir alternatifi olmayan ve ilacın mutlaka kullanılması gereken durumlarda her türlü önlem alınarak ilacın çok fazla sulandırılarak ve çok küçük dozlarda başlanarak hastaya verildiği ilaç duyarsızlaştırma (desensitizasyon) yöntemi.
Bazı durumlarda alerji anaflaksi gibi kişinin yaşamını tehdit edici komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle uzmanlar hastalara acil durumlarda sağlık kuruluşuna ulaşana kadar kullanabilecekleri bir iğne de reçete edebilir.

Alerji Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler Nelerdir?

Alerji hastalarının alerjik reaksiyonu tetikleyici ajanlardan kaçınmaları ve doktor tarafından reçete edilen antihistaminik özelliği bulunan ilaçları veya diğer ilaçlarını önerildiği şekilde kullanmaları önemlidir. Örneğin, evcil hayvan tüyüne alerjisi bulunanların hayvanlarla yakın temas kurmaktan kaçınması, ev tozu akarı alerjisi durumunda ise bu kişilerin bulunduğu ortamların düzenli olarak temizlenmesi önerilir.

Genellikle hafif semptomlara neden olan alerji bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle alerji hastalarının alerji ve immünoloji bölümü hekimleri tarafından düzenli olarak kontrollerinin yapılması önemlidir.
B BLOK B BLOK
2..Kat 2.Kat
08:00 - 17:00 08:00 - 17:00
Pazartesi - Cuma Pazartesi - Cuma
09:00 - 12:00 09:00 - 12:00
Cumartesi Cumartesi

İlgili Yazılar

SIK SORULAN SORULAR

Alerjik astım ve ilaç alerjilerinde sıklıkla görülen nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ve öksürük; alerjik rinit ve alerjik konjuktivitte ortaya çıkan burun akıntısı ve tıkanıklığı, hapşırık ile gözlerde yaşarma ve kızarıklık; ürtiker nedeniyle yaşanan kaşıntı ve kabarıklık ile dilde, dudaklarda ve göz kapaklarında anjioödemin yol açtığı şişme şikayetleri olanlar bölümümüze başvurabilir. Bunların yanı sıra ilaçlara bağlı gelişen solunum yolu, deri ve diğer alerjik bulgular da doğrudan başvuru gerektiren durumlar arasında yer alıyor.

Doğrudan Alerji ve İmmünoloji Hastalıkları Bölümü olarak uzmanlık alanımıza giren hastalıkları şu başlıklar altında toplayabiliriz:
  • Solunum yolu alerjileri (astım ve alerjik rinit),
    • Deri alerjileri (atopik dermatit, kronik ürtiker ve anjioödem),
    • İlaçlara bağlı gelişen solunum yolu, deri ve diğer alerjik reaksiyonlar,
    • Arı ve böcek sokmasıyla gelişen alerjiler,
  • Besin alerjileri,
    • Nedeni belli olmayan ilaç, besin ya da böcek alerjisine bağlı olarak gelişen ani şok tablosu (anafilaksi).